1 Haziran 2014 Pazar

ADEM ALEYHİSSELAMA RUH VERİLİŞİ

Adem aleyhisselamın vücudu Hak tealanın kudretiyle tamam oldu. Hak teala alem-i emr'den olan ruha (Şu yaratmış olduğum cesede gir.) diye emr etti. Ruh baktı. Karanlık bir yer gördü. Özür dileyip girmek istemedi. Hak teala üç kere hitab etti. Ruh özür diledi. Sonunda Hak teala (İstemeyerek gir. İstemeyerek çık.) buyurdu. Çünkü ruh latiftir. Madde değildir. Ceset ise madde olduğu için, ruh girmek istemedi. Lakin bu cesedin alnında, Sultan-ı Enbiya' nın ışığı ile göz pınarından zevk ve şevk ile cesede girdi. Adem aleyhisselamın dimağı hayat buldu. Ruh yüz yıl dimağ içinde döndü. Sonra vücudu dolaşmaya başladı. Her nereye gitse saksı gibi olan beden, et ve kan olup canlandı. Gözüne ulaşınca görmeye başladı. Kendi bedenine baktı. Henüz vücudunun bazı yerleri balçık idi. Lakin alnındaki nurdan ışıl ışıl parlıyordu.
Rivayet olunur ki, Adem aleyhisselam mübarek gözlerini açınca Arşa baktı. Orada (La ilahe illallah Muhammeden resullüllah. Ümmetün müznibetün ve rabbün gafür) yazılmış gördü. İki şey düşündü. Habibullahın şanını, yüksekliğini ve ümmetinin günahkarlığını. Hayret etti. Hak tealadan sual etti:
- Ya Rabbi, bu kimdir ki ismini kendi ismin ile yan yana yazdın?
Hak teala buyurdu ki:
-Evladından bir peygamberdir. Senden yahut evladından bir zelle sadır olsa, onun şefaatiyle afv ederim.
Adem aleyhisselamın hatırına şöyle geldi ki: (Babanın oğula şefaat etmesi daha uygun olurdu. Acaba niçin aksi oldu?)
Hak teala, Cebrail aleyhisselama buyurdu ki:
-Ya Cebrail, çabuk yetiş. Adem' i o düşüncede kurtar, yoksa helak olur.
Cebrail aleyhisselam bir anda geldi. Adem aleyhisselamın göğsünü yardı. O endişenin yarısını çıkarıp toprağa gömdü. Yarısı Adem aleyhisselamın kalbinde kaldı. Yere gömülen yarıdan, bir ağaç meydana geldi. Sonra bu ağaç hataya sebep oldu. Kalbinde kalan yarıdan nefs-i emmare hasıl oldu.
Ondan sonra ruh kulağa ve dimağın tamamına geldi. O zaman aksırdı ve (Elhamdülillahi rabbil alemin) dedi.
Hak teala da (Yerhamüke rabbüke velihaza halaktüke ya Adem) Yani, (Ey Adem, seni bunun için halk ettim.Nimetimi yemeden şükrettin. Ben de seni günah etmeden afvettim) buyurdu.
Hak celle ve ala hazretleri, Adem aleyhisselamın hilkatinde günaha vesile olacak sebepleri bilir ve ilacını, günah hasıl olmadan buyururdu ki bu onun merhametindendir.
Rivayet olunur ki Adem aleyhisselam rahmet kelimesini işitince <Eyvah!> dedi ve elini başına koyup ağladı. Musibet zamanında böyle yapmak, evladına adet oldu.
Hak teala buyurdu ki:
-Ya Adem, niçin eyvah dedin ve ağladın?
Adem aleyhisselam:
-Ey Rabbim, gözümü açtım. (Ümmetün müznibetün) yani günahkar ümmet yazısını gördüm. Kullarını duymaya başladım. (Yerhamüke rabbüke), rabbin sana acısın kelamını işittim. Bundan anladım ki, bu ümmet isyan eder. İsyan ise cezayı gerektirir. Ben ise cezaya dayanamam, dedi.
Hak tealadan hitab geldi ki:
-Ya Adem, (Ümmetün müznibetün) yazısına baktın. Hemen sonra, (Ve rabbün gafur) Allahu teala çok afv edicidir, yazısını görmedin mi?
Ey aziz, Hak teala, Adem aleyhisselamın çamurunu kendi kudret eliyle yoğurdu. Bunun gibi ruh vereceği zaman kimseyi vasıta yapmadı. (Ona kendi ruhumdan üfledim) buyurdu. Hak tealanın bu işte kimseyi vasıta yapmamasının hikmeti şudur ki: Alem-i emrdendir. Alem-i emr ulvidir, yüksektir. Beden ise, alem-i halktandır. Alem-i halk, suflidir,alçaktır. Aradaki mesafe çoktur. Yolda düşmanı fazladır. Ruh o ulvi alemden bu sufli aleme inerken düşmandan zarar görmesin ve rabbine yakınlığının lezzetini unutmasın diye Hak teala onu bizzat kendisi bedene iletti.
Ruh insan bedenine girince, baktı ki karanlık bir yer ve ateş, hava, su, toprak gibi tıpkı birbirine zıt maddelerden yapılmış. Kendi kendine: (Bu bina ebedi kalmaz, çabuk çöker) dedi. Sonra dört taraftan vahşi hayvanların kendisine saldırdığını gördü, insan tabiatında bulunan kötü huylar ve kötü sıfatlar birer hayvan suretinden saldırdı. Şehvet akrep suretinde, gazap yırtıcı hayvan şeklindeydi. Her sınıf hayvan orada idi ve hep birden hücuma geçtiler. Yedi başlı bir ejderha ruha kast etti. Önünden ve arkasından sinek ve arılar gibi hamle yaptılar. Nazlı ruh uzun müddet mukaddes alemlerde durup, Hak tealaya yakınlık peyda etmiş iken, bu vaziyet karşısında geldiği yere dönmek istedi. Lakin kendi kendine gidemezdi. Çaresizlik içinde bir kere (ah) etti. O ah'dan buhar yükseldi. Dimağa erişti. Bir kere aksırdı. Bu aksırma ile vücuduna hareket gelip her azası canlandı. Alemi temaşaya başladı.
Yeri rengarenk çiçeklerle süslü, göğü sayısız yıldızlarla nurlu gördü. Alemdeki bu büyük sanatı ve incelikleri seyretti. Sonunda; (Bu eser, bir kudret sahibine ve bu incelik, yüksek bir sanatçının hikmetine delalet eder) dedi. Tekrar hamd etti ve (Hak tealanın zatının nurunu müşahededen mahrum kaldımsa, bari onun varlığını ve büyüklüğünü gösteren sıfatlarının nurlarını müşahede ederim) dedi.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

1 Haziran 2014 Pazar

ADEM ALEYHİSSELAMA RUH VERİLİŞİ

Adem aleyhisselamın vücudu Hak tealanın kudretiyle tamam oldu. Hak teala alem-i emr'den olan ruha (Şu yaratmış olduğum cesede gir.) diye emr etti. Ruh baktı. Karanlık bir yer gördü. Özür dileyip girmek istemedi. Hak teala üç kere hitab etti. Ruh özür diledi. Sonunda Hak teala (İstemeyerek gir. İstemeyerek çık.) buyurdu. Çünkü ruh latiftir. Madde değildir. Ceset ise madde olduğu için, ruh girmek istemedi. Lakin bu cesedin alnında, Sultan-ı Enbiya' nın ışığı ile göz pınarından zevk ve şevk ile cesede girdi. Adem aleyhisselamın dimağı hayat buldu. Ruh yüz yıl dimağ içinde döndü. Sonra vücudu dolaşmaya başladı. Her nereye gitse saksı gibi olan beden, et ve kan olup canlandı. Gözüne ulaşınca görmeye başladı. Kendi bedenine baktı. Henüz vücudunun bazı yerleri balçık idi. Lakin alnındaki nurdan ışıl ışıl parlıyordu.
Rivayet olunur ki, Adem aleyhisselam mübarek gözlerini açınca Arşa baktı. Orada (La ilahe illallah Muhammeden resullüllah. Ümmetün müznibetün ve rabbün gafür) yazılmış gördü. İki şey düşündü. Habibullahın şanını, yüksekliğini ve ümmetinin günahkarlığını. Hayret etti. Hak tealadan sual etti:
- Ya Rabbi, bu kimdir ki ismini kendi ismin ile yan yana yazdın?
Hak teala buyurdu ki:
-Evladından bir peygamberdir. Senden yahut evladından bir zelle sadır olsa, onun şefaatiyle afv ederim.
Adem aleyhisselamın hatırına şöyle geldi ki: (Babanın oğula şefaat etmesi daha uygun olurdu. Acaba niçin aksi oldu?)
Hak teala, Cebrail aleyhisselama buyurdu ki:
-Ya Cebrail, çabuk yetiş. Adem' i o düşüncede kurtar, yoksa helak olur.
Cebrail aleyhisselam bir anda geldi. Adem aleyhisselamın göğsünü yardı. O endişenin yarısını çıkarıp toprağa gömdü. Yarısı Adem aleyhisselamın kalbinde kaldı. Yere gömülen yarıdan, bir ağaç meydana geldi. Sonra bu ağaç hataya sebep oldu. Kalbinde kalan yarıdan nefs-i emmare hasıl oldu.
Ondan sonra ruh kulağa ve dimağın tamamına geldi. O zaman aksırdı ve (Elhamdülillahi rabbil alemin) dedi.
Hak teala da (Yerhamüke rabbüke velihaza halaktüke ya Adem) Yani, (Ey Adem, seni bunun için halk ettim.Nimetimi yemeden şükrettin. Ben de seni günah etmeden afvettim) buyurdu.
Hak celle ve ala hazretleri, Adem aleyhisselamın hilkatinde günaha vesile olacak sebepleri bilir ve ilacını, günah hasıl olmadan buyururdu ki bu onun merhametindendir.
Rivayet olunur ki Adem aleyhisselam rahmet kelimesini işitince <Eyvah!> dedi ve elini başına koyup ağladı. Musibet zamanında böyle yapmak, evladına adet oldu.
Hak teala buyurdu ki:
-Ya Adem, niçin eyvah dedin ve ağladın?
Adem aleyhisselam:
-Ey Rabbim, gözümü açtım. (Ümmetün müznibetün) yani günahkar ümmet yazısını gördüm. Kullarını duymaya başladım. (Yerhamüke rabbüke), rabbin sana acısın kelamını işittim. Bundan anladım ki, bu ümmet isyan eder. İsyan ise cezayı gerektirir. Ben ise cezaya dayanamam, dedi.
Hak tealadan hitab geldi ki:
-Ya Adem, (Ümmetün müznibetün) yazısına baktın. Hemen sonra, (Ve rabbün gafur) Allahu teala çok afv edicidir, yazısını görmedin mi?
Ey aziz, Hak teala, Adem aleyhisselamın çamurunu kendi kudret eliyle yoğurdu. Bunun gibi ruh vereceği zaman kimseyi vasıta yapmadı. (Ona kendi ruhumdan üfledim) buyurdu. Hak tealanın bu işte kimseyi vasıta yapmamasının hikmeti şudur ki: Alem-i emrdendir. Alem-i emr ulvidir, yüksektir. Beden ise, alem-i halktandır. Alem-i halk, suflidir,alçaktır. Aradaki mesafe çoktur. Yolda düşmanı fazladır. Ruh o ulvi alemden bu sufli aleme inerken düşmandan zarar görmesin ve rabbine yakınlığının lezzetini unutmasın diye Hak teala onu bizzat kendisi bedene iletti.
Ruh insan bedenine girince, baktı ki karanlık bir yer ve ateş, hava, su, toprak gibi tıpkı birbirine zıt maddelerden yapılmış. Kendi kendine: (Bu bina ebedi kalmaz, çabuk çöker) dedi. Sonra dört taraftan vahşi hayvanların kendisine saldırdığını gördü, insan tabiatında bulunan kötü huylar ve kötü sıfatlar birer hayvan suretinden saldırdı. Şehvet akrep suretinde, gazap yırtıcı hayvan şeklindeydi. Her sınıf hayvan orada idi ve hep birden hücuma geçtiler. Yedi başlı bir ejderha ruha kast etti. Önünden ve arkasından sinek ve arılar gibi hamle yaptılar. Nazlı ruh uzun müddet mukaddes alemlerde durup, Hak tealaya yakınlık peyda etmiş iken, bu vaziyet karşısında geldiği yere dönmek istedi. Lakin kendi kendine gidemezdi. Çaresizlik içinde bir kere (ah) etti. O ah'dan buhar yükseldi. Dimağa erişti. Bir kere aksırdı. Bu aksırma ile vücuduna hareket gelip her azası canlandı. Alemi temaşaya başladı.
Yeri rengarenk çiçeklerle süslü, göğü sayısız yıldızlarla nurlu gördü. Alemdeki bu büyük sanatı ve incelikleri seyretti. Sonunda; (Bu eser, bir kudret sahibine ve bu incelik, yüksek bir sanatçının hikmetine delalet eder) dedi. Tekrar hamd etti ve (Hak tealanın zatının nurunu müşahededen mahrum kaldımsa, bari onun varlığını ve büyüklüğünü gösteren sıfatlarının nurlarını müşahede ederim) dedi.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder