28 Mayıs 2014 Çarşamba

HZ. ADEM ALEYHİSSELAM

HZ. ADEM ALEYHİSSELAMIN YARATILMASI

    Tefsir alimleri buyurmuşlardır ki , Allahu teala, Adem aleyhisselamı yaratmak istediği zaman toprağa şöyle emretti:
    Zavallı yer yalvararak derki  :


    ( Senden bir bölük halk yaratsam, gerektir. Bunlardn bir kısmı bana itaat eder. Diğeri asi olur. Mutileri cennete, asileri cehenneme sokarım.)


    ( Yarabbi itaat edenlere lafım yok ama isyan edenlerin cehenneme girmelerinden çok korkuyorum.)

    Yer bunu söyledi ve çok ağladı. Halen yeryüzündeki kaynak ve nehirler o ağlamanın eseridir.
 
Hak teala, Cebrail aleyhisselama :

    - Gidip yerden bir miktar toprak getir ! diye emretti.
Cebrail aleyhisselam yere geldi. Toprak alacağı sırada, yer feryad edip:
 
    - ( Allahu tealanın büyüklüğüne sığınırım. Bugün benden bir şey alma. Zira yarın cehenneme girerler.) dedi ve çok yemin verdirdi. Cebrail aleyhisselam yerin bu haline acıyıp toprak almadı. Boş el ile Hak tealaya  rücu etti. Allahu teala (Niçin boş geldin?) diye hitab edince Cebrail aleyhisselam: (Yarabbi sana malumdur ki emrini yapmamaya niyet etmedim. Keremine güvenerek yerin ağlayıp sızlamasına acıdım. Onun için toprak almadım.) dedi. Sonra Mikail aleyhisselama emrolundu. O da yere indi, O da şefkatinden boş döndü. Sonra İsrafil aleyhisselama emrolundu. O da toprak almadan döndü. En son Azrail aleyhisselama emrolundu. Azrail aleyhisselam yere indi. Her kıt'adan bir miktar toprak alıp Taif ve Mekke-i Mükerreme arasına koydu. Kırk arşın yüksekliğinde bir yığın oldu. Bir rivayette Azrail aleyhisselam toprağı alacağı zaman yer feryad etti. Hak tealadan nida geldi ki: ( Ey zemin, üzülme! Senden aldığımı güzel bir şekilde sana iade edeceğim. Cansız toprak alıp, arif-i billah gönderirim. Siyah toprak aldım. Ay yüzlü beyaz azalı olarak iade ederim.)

Velhasıl bu toprak dünyanın her yerinden alındı. Çeşitli renkleri vardı. Onun için insanoğlu da çeşitli renk ve şekillerde ve çeşitli tabiat ve huylarda kalk olundu.

Sonra bu toprak yığınının üzerine bir parça bulut gönderdi. Kırk gün yağmur yağdırdı. Bir rivayette kırk yıl yağdı. Otuz dokuzu gam denizinden, biri ferahlık denizinden yağdı. Onun için insanoğlunun üzüntüsü çok, sevinci azdır. Sonra kırk sabah Adem aleyhisselamın çamurunu kudretiyle yoğurdu. Cebrail aleyhisselama lutf-u izzetten hava getirmesini, Mikail aleyhisselama ateş getirmesini emr buyurdu. Getirip koydular. Bir rivayette Hak teala yetmiş bin meleğe emr etti. Cennetten su getirdiler toprağa döktüler. Sonra bir parça buluta emr olundu. Kırk yıl yağmur yağdırdı. Siyah renkli bir çamur oldu. Sonra kudret güneşi ile o çamuru kuruttu. Bir rivayette o çamuru kuruttu. Bir rivayette o çamur kurumadan, vücud azaları yapıldı. Sonra kurudu.

O kadar kuru oldu ki vurulduğu zaman saksı gibi ses verirdi. Sonra azası şekillendi. Burada Kudret-i ilahiyye' nin eseri fazla oldu. Bir rivayette Adem aleyhisselamın başını Kabe toprağından, gerdanını Beytül-mukaddes toprağından, mübarek arkasını ve karnını Hind toprağından, ellerini meşrikten, ayaklarını mağripten, diş, sinir, damar ve kemiklerini başka yerlerin toprağından halk etti. Adem aleyhisselamın kalıbı tamamlandıktan sonra kırk yıl yerde durdu. Bu müddet zarfında Hak teala meleklere giderek, Adem aleyhisselamın kalıbını ziyaret etmelerini emretti. Melekler onun suretinin güzelliğine ve ilgi çekilen duruşuna hayran oldular. Zira o şekilde bir mahluk hiç görmemişlerdi. Bir gün İblis, daha kavulmadan evvel tebasıyla gezerken Adem aleyhisselamın kalıbını görmek için uğradı. Görünce heyret edip nasıl bir şey olduğunu merak etti. İblis parmağıyla hafifçe dokundu. Muazzam bir ses çıktı. Bu ses yabancı birinin eli dokunduğu içindi. İblis: ( Üzülmeyin, içi boştur. ) dedi. Sonra: (Sabredin. Ben karnını deleyim. İçinde ne vardır size haber vereyim) deyip, karnını deldi. İçine girdi. Gökler aleminde gördüğü bütün şeyleri orada gördü. Bir de acaib mahzen gördü. Kapısı kilitliydi. İçine girmek için ne kadar uğraştıysa da giremedi. Adem aleyhisselamın kalıbı onu reddetti. Kovuldu.

Büyükler buyurmuşlardır kı: Gönül, Allahu tealanın nazar ettiği bit yerdir. Çalış oraya gir. Hak tealanın nazarına kavuşursun. Bir velinin gönlünden düşmek, Arşdan yere düşmekten daha kötüdür.

İblis kalıptan çıkıp gördüklerini anlattı. Dedi ki : ( İçerisi şehir gibidir. Dolaşmak kolaydır, lakin bir hazine gördüm, içine giremedim. Sırrına da vakıf olamadım. Bu sebepten canım sıkıldı. Kalbim kıvrıldı.) Sonra dedi ki: ( Ey arkadaşlar! Eğer Hak teala bunu bizden daha kıymetli tutarsa siz ne yaparsınız?) Oradakiler: (Kabul eder tabi oluruz.) dediler. İblis kalbinden geçirdi ki: ( Eğer bunu tercih ederse ben asi olurum. Eğer beni tercih ederse onu helak ederim.). Halbuki Hak teala Kur'an-ı Kerimde ( Ben sizin gizli ve aşikar işlerinizi bilirim.) buyurdu.

Hak teala, Adem aleyhisselamın kalıbına ruh vereceği zaman Cebrail aleyhisselama : ( Habibimin nurunu getir. Adem aleyhisselamın iki kaşı arasına emanet olarak koy.) buyurdu.
Büyükler buyurmuşlardır ki, avcılar bir avuç toprak altına yem koyup tuzak hazırlarlar. Kuş yemi görüp tuzağa tutulur. Hak teala da, Adem aleyhisselamın toprağına o nuru koydu. Ruh kuşu onu görüp meyletti. Böylece ruh bedene taalluk etti.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

28 Mayıs 2014 Çarşamba

HZ. ADEM ALEYHİSSELAM

HZ. ADEM ALEYHİSSELAMIN YARATILMASI

    Tefsir alimleri buyurmuşlardır ki , Allahu teala, Adem aleyhisselamı yaratmak istediği zaman toprağa şöyle emretti:
    Zavallı yer yalvararak derki  :


    ( Senden bir bölük halk yaratsam, gerektir. Bunlardn bir kısmı bana itaat eder. Diğeri asi olur. Mutileri cennete, asileri cehenneme sokarım.)


    ( Yarabbi itaat edenlere lafım yok ama isyan edenlerin cehenneme girmelerinden çok korkuyorum.)

    Yer bunu söyledi ve çok ağladı. Halen yeryüzündeki kaynak ve nehirler o ağlamanın eseridir.
 
Hak teala, Cebrail aleyhisselama :

    - Gidip yerden bir miktar toprak getir ! diye emretti.
Cebrail aleyhisselam yere geldi. Toprak alacağı sırada, yer feryad edip:
 
    - ( Allahu tealanın büyüklüğüne sığınırım. Bugün benden bir şey alma. Zira yarın cehenneme girerler.) dedi ve çok yemin verdirdi. Cebrail aleyhisselam yerin bu haline acıyıp toprak almadı. Boş el ile Hak tealaya  rücu etti. Allahu teala (Niçin boş geldin?) diye hitab edince Cebrail aleyhisselam: (Yarabbi sana malumdur ki emrini yapmamaya niyet etmedim. Keremine güvenerek yerin ağlayıp sızlamasına acıdım. Onun için toprak almadım.) dedi. Sonra Mikail aleyhisselama emrolundu. O da yere indi, O da şefkatinden boş döndü. Sonra İsrafil aleyhisselama emrolundu. O da toprak almadan döndü. En son Azrail aleyhisselama emrolundu. Azrail aleyhisselam yere indi. Her kıt'adan bir miktar toprak alıp Taif ve Mekke-i Mükerreme arasına koydu. Kırk arşın yüksekliğinde bir yığın oldu. Bir rivayette Azrail aleyhisselam toprağı alacağı zaman yer feryad etti. Hak tealadan nida geldi ki: ( Ey zemin, üzülme! Senden aldığımı güzel bir şekilde sana iade edeceğim. Cansız toprak alıp, arif-i billah gönderirim. Siyah toprak aldım. Ay yüzlü beyaz azalı olarak iade ederim.)

Velhasıl bu toprak dünyanın her yerinden alındı. Çeşitli renkleri vardı. Onun için insanoğlu da çeşitli renk ve şekillerde ve çeşitli tabiat ve huylarda kalk olundu.

Sonra bu toprak yığınının üzerine bir parça bulut gönderdi. Kırk gün yağmur yağdırdı. Bir rivayette kırk yıl yağdı. Otuz dokuzu gam denizinden, biri ferahlık denizinden yağdı. Onun için insanoğlunun üzüntüsü çok, sevinci azdır. Sonra kırk sabah Adem aleyhisselamın çamurunu kudretiyle yoğurdu. Cebrail aleyhisselama lutf-u izzetten hava getirmesini, Mikail aleyhisselama ateş getirmesini emr buyurdu. Getirip koydular. Bir rivayette Hak teala yetmiş bin meleğe emr etti. Cennetten su getirdiler toprağa döktüler. Sonra bir parça buluta emr olundu. Kırk yıl yağmur yağdırdı. Siyah renkli bir çamur oldu. Sonra kudret güneşi ile o çamuru kuruttu. Bir rivayette o çamuru kuruttu. Bir rivayette o çamur kurumadan, vücud azaları yapıldı. Sonra kurudu.

O kadar kuru oldu ki vurulduğu zaman saksı gibi ses verirdi. Sonra azası şekillendi. Burada Kudret-i ilahiyye' nin eseri fazla oldu. Bir rivayette Adem aleyhisselamın başını Kabe toprağından, gerdanını Beytül-mukaddes toprağından, mübarek arkasını ve karnını Hind toprağından, ellerini meşrikten, ayaklarını mağripten, diş, sinir, damar ve kemiklerini başka yerlerin toprağından halk etti. Adem aleyhisselamın kalıbı tamamlandıktan sonra kırk yıl yerde durdu. Bu müddet zarfında Hak teala meleklere giderek, Adem aleyhisselamın kalıbını ziyaret etmelerini emretti. Melekler onun suretinin güzelliğine ve ilgi çekilen duruşuna hayran oldular. Zira o şekilde bir mahluk hiç görmemişlerdi. Bir gün İblis, daha kavulmadan evvel tebasıyla gezerken Adem aleyhisselamın kalıbını görmek için uğradı. Görünce heyret edip nasıl bir şey olduğunu merak etti. İblis parmağıyla hafifçe dokundu. Muazzam bir ses çıktı. Bu ses yabancı birinin eli dokunduğu içindi. İblis: ( Üzülmeyin, içi boştur. ) dedi. Sonra: (Sabredin. Ben karnını deleyim. İçinde ne vardır size haber vereyim) deyip, karnını deldi. İçine girdi. Gökler aleminde gördüğü bütün şeyleri orada gördü. Bir de acaib mahzen gördü. Kapısı kilitliydi. İçine girmek için ne kadar uğraştıysa da giremedi. Adem aleyhisselamın kalıbı onu reddetti. Kovuldu.

Büyükler buyurmuşlardır kı: Gönül, Allahu tealanın nazar ettiği bit yerdir. Çalış oraya gir. Hak tealanın nazarına kavuşursun. Bir velinin gönlünden düşmek, Arşdan yere düşmekten daha kötüdür.

İblis kalıptan çıkıp gördüklerini anlattı. Dedi ki : ( İçerisi şehir gibidir. Dolaşmak kolaydır, lakin bir hazine gördüm, içine giremedim. Sırrına da vakıf olamadım. Bu sebepten canım sıkıldı. Kalbim kıvrıldı.) Sonra dedi ki: ( Ey arkadaşlar! Eğer Hak teala bunu bizden daha kıymetli tutarsa siz ne yaparsınız?) Oradakiler: (Kabul eder tabi oluruz.) dediler. İblis kalbinden geçirdi ki: ( Eğer bunu tercih ederse ben asi olurum. Eğer beni tercih ederse onu helak ederim.). Halbuki Hak teala Kur'an-ı Kerimde ( Ben sizin gizli ve aşikar işlerinizi bilirim.) buyurdu.

Hak teala, Adem aleyhisselamın kalıbına ruh vereceği zaman Cebrail aleyhisselama : ( Habibimin nurunu getir. Adem aleyhisselamın iki kaşı arasına emanet olarak koy.) buyurdu.
Büyükler buyurmuşlardır ki, avcılar bir avuç toprak altına yem koyup tuzak hazırlarlar. Kuş yemi görüp tuzağa tutulur. Hak teala da, Adem aleyhisselamın toprağına o nuru koydu. Ruh kuşu onu görüp meyletti. Böylece ruh bedene taalluk etti.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder